Çocuklarda Hiddet ve Ağlama Krizleri

Çocuklarda hiddet ve ağlama krizleri niçin oluyor? 

Çocuğum devamlı ağlıyor ve hiddet krizine giriyor. Bu anlarda ne yapabilirim? Bu, bir çok ebeveynin yanıtını aramış olduğu bir sual. Sadece probleminin sorulma amacının iyi belirlenmesi gerekiyor. Anne ve babalar kendilerine şu suali sormalılar:

  • “Çocuğumun ağlaması beni niçin bu kadar rahatsız ediyor?“,
  • “Çocuğum ağladığında beni sinirlendiren şey ne?”

Bir çok aile çocuğunun nedensiz yere ağlamasından büyük hastalık duyar ve sinirlenir. Buradaki hiddet, çoğu zaman tüm sakinleştirme yada susturma girişimlerinin sonucunda başarı göstermiş olamamaktan meydana gelen umarsızlık hissi sebebiyle oluşur. Biz yetişkinler stresli olduğumuz zamanlarda bu stresi sözel yada davranışsal olarak yansıtabiliyorken bir çocuk hemen hemen bu stresi anlamlandıramadığı için duygusunu ilk doğduğu andan beri en iyi bilmiş olduğu yoldan doğrusu ağlayarak yaşar. Bu yüzden ağlayan bir evladı susturmaktan oldukca onu anlamaya çalışıp duygusunu yaşamasına izin vermek daha önemlidir.

Gelişim psikoloğu Dr. Aletha Solter evlatların ağlamasının baskılanması yerine ona şefkatle yaklaşıp kucaklamanın önemini çoğunlukla vurgular. Ağlamak her yaşta hissedilen duygunun boşaltılmasını ve travmanın iyileşmesini elde eden bir eylemdir. Çocuklarda ağlama davranışı çeşitli şekillerle bastırıldığında, engellendiğinde hatta yok sayıldığında bu çocuğun yetişkinliğinde de stresle başa çıkmak için değişik yolları denemesine yol açabiliyor. Mesela alkol, sigara benzer biçimde bağımlılıklarla stresi geçici süreliğine gidermeye çalışabiliyor. Bu anlamda ağlamak gelişim açısından mühim bir davranış diyebiliriz.

Temel olarak bir çocuğun ağlamasını iki şekilde açıklamak mümkün. İlki ihtiyacını anlatmak için ağlamayı tercih edebilir. Bir bebeği düşünün. Acıkmış olduğu, uykusu geldiği yada hela ihtiyacı olduğu süre ağlamaya adım atar ve anne babaları bu ihtiyacı karşılar. İkincisi ise içinde biriken stresi boşaltma isteğidir. Çocuklarda ağlama kimi zaman bizlere nedensiz gelse de aslen altta yatan bir oldukca sebep olabilir. Sözgelişi çevresinin ona davranış şekilleri (vurma, savsaklamak benzer biçimde) sonucunda hissettiği stres ağlamaya sebep olabilir. Burada en mühim detay ilgi ve sevginin çocuğa kafi şekilde gösterilmemesi ve fizyolojik temasın olmamasıdır. Çocukla kurulan ilişkide fizyolojik temas ile sevginin verilmesi hissettiği stresi boşaltmasına yardım etmek için önemlidir. Bu yüzden fizyolojik gereksinimleri karşılanmasına karşın çocuk duygusal gereksinimleri karşılanmadığı için ağlama krizlerini devam ettirir.

Kimi zaman de ebeveynlerin stresli olduğu dönemler evlatları fazlasıyla etkisinde bırakır. Her ne kadar negatif vakalar çocuklardan gizlenmeye çalışılsa da çocuklar, ebeveynlerinin hissettiği duyguları çözümleme etmede oldukca başarılıdırlar. Bu yüzden olur olmaz zamanlarda hiddet ve ağlama krizleri yaşayan bir evladı anlamaya çalışırken ailelerin ilk olarak kendi hissettikleri duygulara bakmaları gerekir.

Peki Ağlayan Çocuğa Iyi mi Yaklaşılmalıdır?

Ağlayan bir çocuğa karşı yaklaşım ilk olarak sakin kalmakla adım atar. Şu sebeple çocuğun o an gereksinim duyan hissettiği karmaşık duygunun düzenlenip yine ona sunulmasıdır. Çoğu zaman yetişkinler sözel şekilde rahatlama yolunu tercih ederler.

Mesela minik bir çocuğun oldukca özenerek çizdiği resimde elinin kaydığını ve resmin bozulduğunu hayal edin. Çocuk ağlamaya adım atar. Ebeveyn ise sakin bir halde çocuğun yanına gidip “Bunda ağlanacak bir şey yok. Sana yine bir kağıt veririm ve yeni bir fotoğraf çizebilirsin.” der. Sadece çocuğun ağlaması kesilmez. Ebeveyn sözel olarak durumu anlatmaya ve evladı sakinleştirmeye çalışsa da bu pek işe yaramaz ve sonunda ebeveyn öfkelenerek çocuğa ağlamayı kesmesini söyler. Bu örnekte görünür niçin resmin yanlışlıkla bozulmasıdır. Yetişkinler için çözüm her ne kadar rahat olsa da bir çocuk için mühim olan problemin çözümünden oldukca problemin ortaya çıkardığı duygudur. Bu örnekte çocuk karmaşık duygular hisseder. Suçluluk, hiddet, başarısızlık, hayal kırıklığı, üzüntü benzer biçimde bir oldukca his içini kaplar. O an ona sunulan tüm çözümler yerine ebeveyninin şefkatle onu kucaklaması ve hissetmiş olabileceği tüm duyguları anlamaya çalışıp ona sunması daha çok işe yarayabilir. Çocuk anlaşıldığını hissettikçe rahatlayıp sakinleşir ve artık çözüm yolları konuşulabilir.

Kaçınılması Ihtiyaç duyulan Yaklaşım Biçimleri İse

  • Sinirlenmek ve ağlamayı öfkeyle bastırmak.
  • Evladı görmezden gelmek, yalnız bırakmak. (“Odanda ağla ve ağlaman bitmeden gelme!“)
  • Cezalandırma (“Eğer tekrar ağlarsan oyuncaklarını kaldıracağım.”)
  • Utandırma, küçümseme.
  • “Tıpkı bir bebek şeklindesin.” “Bunda ağlayacak ne var?” “Bu kadar saçma bir şey için ağlanır mı asla?“

Bilhassa adam evlatlarının maruz kalmış olduğu “kız benzer biçimde ağlama” uyarısı hem çocuğun kızlarla ilgili fikir yapısını etkisinde bırakır hem de ağlayarak duygusunu dışa vurmasını engeller.

Kız evlatları da bu benzer biçimde tabirlerle kendilerini küçümsenmiş hissederler. Oysa ağlamak cinsiyete özgü ve zayıflığı gösteren bir davranış olmadığı benzer biçimde yararlı ve iyileştiricidir.)

  • Dikkatini dağıtmak (“Bak kuş uçuyor.” “Kapı mı çaldı acaba, gel bir bakalım.”)

  • Komiklik yapmak yada güldürmeye çalışmak. (Bu şekilde çocuk negatif duygulardan kaçması icap ettiğini hisseder. Oysa mutluluk, coşku, korku benzer biçimde üzüntü ve korku da yaşanması ihtiyaç duyulan duygulardır.)
  • Çocuk ağlamadığı süre onu övmek. (Diyelim ki çocuk düştü ve dizi kanadı. Fakat çocuk ağlamadı. Bu durumda onu ağlamadığı için övmek gene ağlamanın zayıflık göstergesi olduğu mesajını verir.)

Anne-baba olmak büyük özveri gerektiren uzun bir süreç. Bilhassa sözel iletişimin sınırı olan olduğu yaşlarda evlatları idrak etmek anne babalar için oldukça zor olabiliyor. Normal olarak anne babalar kimi zaman kriz anlarını yönetirken zorlanabilir ve daima sakin kalamayabilir. Nadiren tercih edilen yanlış yollar sizi tamamen hatalı yapmaz. Sadece çoğunlukla sakin kalamadığını ve davranışlarını denetim edemediğini fark eden anne babalar büyük bir suçluluk duyabiliyor. Ebeveynin duygusal olarak iyi hissetmesi evladı pozitif yönde etkisinde bırakır. Bu yüzden ebeveynlerin de bireysel destek almaları önemlidir. Ihmal etmeyin kendimizin hissetmediği mutluluğu bir başkasına veremeyiz. Bisiklet sürmeyi bilmeden bisiklet sürmeyi öğretemeyiz.

Psikolog Pınar Ziraatçi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir