Hedef Belirleme İçin Lüzumlu Olan Yaş Süreci Hangisidir?

Hedef belirleme, gelişim evrelerinin en mühim noktalarından biri olarak kabul edilir. Çocuk doğduğu günden itibaren gelişim evrelerinin birer parçası olarak ister iç ister dış etkenlerle kendisini hedef belirleme süreci içinde bulur. Yönlendirmeli olarak hedef belirlemede ailenin önemi fazlaca yer almıştır. Mesela, kendi başına yiyecek yemeyi öğrenmek, hela alışkanlığı kazanması aile desteğiyle belirlenen hedefler içinde olabilir. Çocuk 3 yaş itibari ile kendisinin bir kişi bulunduğunu fark etmeye başladığı anda kendi özgürlüğünü ailesine kanıtlamak ister. Kendisine büyük, ufak hedefler koymaya adım atar. İlk başlangıçta bunlar tam anlamı ile tatminkar boyutta olmasa da çocuğun kişilik ve karakter oluşumuna oldukça katkı sağlar. Kendi özgürlük alanını duyuru etme düşüncesi ile çocuğun kendisine koyduğu hedef sürecinde ailelerin tutumu da oldukça ehemmiyet arz eder. Aile ile beraber konulacak olan hedeflerin, çocuğun yaş dönemine uygun ve yapılabilir olması ve hedef koyma becerisine başlanabilecek en erken yaşta olması oldukca önemlidir.

Hangi Yaş, Hangi Hedefler?

Yaş dönemlerine nazaran bilimsel nitelikli ve toplumsal anlamdaki beceri ve beklentiler farklılık göstermektedir. Her çocuğun birbirinden değişik olmasından kaynakları evlatların kendisine belirlediği hedefler de farklılaşmaktadır. Bu farklılık okul öncesi dönemde anneden ayrılmayı öğrenebilme, arkadaşlık oluşturmayı öğrenme, öz bakım becerilerinin gelişmesindeki farklılıklar olarak kendini gösterebilirken, okul dönemine başlamış olan bir çocukta kuşkusuz ki kendisini bilimsel nitelikli başarıya yetişme ve gireceği sınavlarda kendisini gösterebilme olarak ortaya çıkmaktadır.

Buluğluk döneminde değişen gövde algıları sebebi ile öncelikli hedefler içinde hem arkadaşlık ilişkileri, hem de karşı cins ile olan ilişkiler fazlaca ehemmiyet kazanmıştır. Mesela, kızlar dış görünüşlerine daha çok ehemmiyet vermeye, kilo almama benzer biçimde hedefleri kendilerine belirleyebilirler. Şu demek oluyor ki çocukluk dönemlerinde daha maddesel olan hedefler, yerini daha soyut, duygusal açıdan daha tatminkar olan bazı hedeflere bırakmaktadır.

Peki Aileler Çocuğun Hedef Belirlemesine Iyi mi Destek Olabilir?

Ilk olarak çocuğun kendi kapasitesi doğrultusunda gerçekleştirilebilir hedefler belirleyebilmesi için kendisini iyi çözümleme edip tanıması gerekir. Buradaki en mühim nokta çocuğun kendisi ile ilgili olan farkındalığı kazanmış olmasıdır. Bu farkındalık kendisi ile ilgili olabilecek her türlü ayrıntıyı içermektedir. Mesela, hangi alanlarda kabiliyeti var? Hangi alanlarda ilgisi var? Bilimsel niteliği olan başarı noktasında lüzumlu olan data ve donanıma haiz mi? Değilse tamamlanmamış kalmış olduğu noktalar neler? Benzer biçimde tüm bu soruları yanıtlayabilir duruma ulaştığında hedeflerin belirlenmesi ve o hedeflere ulaşılması oldukca daha rahat olacaktır.

Ek olarak, küçüklere yaş dönemlerinin gerekliliğine nazaran verilecek olan küçücük sorumluluklarda kendi kararlarını vermek, mesuliyet bilincini oluşturmak ve ileride hedef belirleme sürecine fazlaca destek olmaktadır. Mesela, siz çocuğunuza verdiğiniz sorumluluğu gerçekleştirebileceği bir ekip alternatifler ile ona yaklaşım sağlarsanız, o sunduğunuz seçenekler arasından birini seçmesini sağlayarak sonucu birazcık daha kolay hale getirebileceksinizdir. Seçimi yapmış olup verdiği kararlardan sonrasında kendisinin de katkıda bulunmak istediği bir nokta var ise onu eklemesini isteyebilirsiniz. Böylece kendi kararları kendisi verebilen ve verdiği kararların arkasında durup seçenekleri değerlendirebilen bir kişi haline gelebilir ve en önemlisi de bu aşamada mesuliyet bilinci oluşmaya başlayacaktır. Mesuliyet alan çocuk kendi yaşamını iyi mi yönlendirebileceği noktasında özgüven sahibi olup, kendisi için doğru olan sonucu verebileceğine inandığından hedef koyma da daha rahat olabilecektir.

Hedef Belirlerken Dikkat Edilmesi Ihtiyaç duyulan Etkenler Nedir?

Hedef noktasında aslen en mühim etken her çocuğun ayrı gelişim kapasitesine haiz bulunduğunun bilincinde olup yeterliliği ona nazaran belirlemekten geçer. Mesela, hususi öğrenme güçlüğü olan bir çocuğun derslik birincisi olmasını beklemek yada bunu hedefliyor olmak, o evladı mutsuzluğa itmekten başka hiçbir şeye sebep olmayacaktır.

Bazı zamanlarda hedef ve talep kavramları birbirine geçmiş bir hal alabilir. Her yapılmak isteneni bir hedef olarak algılamamak gerekir. Bir oldukca ebeveynden duyulan ortak cümle ‘’ Hepimiz çocuğumuzun topluma yararlı iyi bir kişi olması için çabalıyoruz’’ dur. Bu cümleye bakıldığında bunun bir hedef değil, aslen bir talep olduğu açıkça görülmektedir.  Bu isteğin, hedef olabilmesi için bir fiil oluşması gerekmektedir. Ek olarak hedef belirlenirken kısa, orta ve uzun soluklu olarak üç kategoride toplanması gerekir. Bunu kısa süreli ve uzun soluklu bellek yöntemi benzer biçimde düşünebilirsiniz. Iyi mi ki kısa süreli bellek da tekrarla detayları birleştirerek uzun soluklu hafızamıza atabiliyorsak, kısa süreli hedeflerde bir araya gelmiş olarak orta hedefleri ulaştırıp, başarı ile uzun soluklu hedeflerin oluşmasına sebep olabileceklerdir. Mesela, uzun soluklu hedef girilecek Liselere Giriş Sınavında istenilen okulun puanını tutturmak ise, orta vadeli hedef adım adım  puan yükseltmek, kısa süreli hedef ise tecrübe etme sınavlarında lüzumlu emek vermeyi göstermek, günlük sual sayısı belirlemek olmalıdır.

Hedeflerin Gerçekleştirilebilme Olasılığı Iyi mi Değerlendirilir?

Evladı yakından takip eden anne babalar, öğretmenler, var ise danışman, çocuğun yeterlilikleri hakkında lüzumlu değerlendirmeyi yaptıktan sonrasında, ruhsal ve duygusal kapasite oluşumu ile beraber elde edilmiş veriler birleştirilir. Belirlenen hedeflerin çocuk için ne kadar uygun ve doğru bulunduğunu değerlendirmek doğru çözümleme açısından destek olmaktadır.

Aileler Ne Süre Kaygıya Kapılmalı?

Çoğunlukla ebeveynlerden duyulan yakınmalar içinde çocuğun kendisine ilişkin hiçbir hedefi olmaması yer alabiliyor. Bu durum bizim devletimizde daha oldukca kendisini 8. Derslik sonunda girecekleri Liselere Giriş Imtihanı sürecinde daha oldukca gösterebiliyor. Ebeveynlerin beklentisi ile çocuğun ilgi ve istekleri çakışmaya başladığında daha oldukca evlatlarının kendilerine bir hedef belirlemediği düşüncesine girebiliyorlar. Aslına bakarsak burada mevcud sorun çocuğun bir hedefi olmaması değil, yalnız belirlenen hedeflerin ebeveynlerinki ile uyuşmaması olabiliyor. Bu şekilde durumlarda kaygıya kapılmadan orta noktada buluşabilmeyi tecrübe etmek, gerekirse çocuğun ne istediğini idrak etmek adına okul rehber öğretmeninden yardım istemek her iki taraf içinde rahatlatıcı olabiliyor. Fakat, çocuğun fazlaca kaygısız ve hedefsiz olması da bir öteki başka sorun olarak ortaya çıkabiliyor. Bu aşamada evladı bazı motivasyon çalışmalarına dahil etmekte önemlidir.

Çocuğun Başarı göstermiş Olması İçin Hedef Belirleme İlk Şart Mu?

Kısa ve net hedefler başarıyı yakalamada oldukça yara sağlamaktadır. Meydana getirilen araştırmalar bizlere gösteriyor ki başarı ve hedef belirleme içinde doğru oranda bir ilişki bulunmaktadır. Hatta kişilerin toplumsal ve ekonomik seviyeleri de kıyaslandığı süre, hedef belirleyip başarı göstermiş olan kişilerin büyük bir çoğunun aradan seneler geçtikten sonrasında da hem toplumsal, hem ekonomik hem de duygusal anlamda toplumun öteki kısmına nazaran daha iyi bir noktada olduğu görülüyor. Fakat yalnız bununla sınırı olan kalmıyor. Hedef belirleme tek başına kafi olmamakla birlikte, emek harcama ve yeteri kadar çaba gösterme noktası da daha iyi bir statünün anahtarı oluyor. Özetle hepimiz toplumsal hayata adapte olan bireyler olup, özgüveni yerinde olan bir çocuk yetiştirmek söylemleri yerine, kısa süreli hedeflerle başarıyı çocuklarımıza yakalatabilirsek, aslına bakarsan devamında özgüven de onunla birlikte geliyor olacaktır.

Klinik Psikolog Beste Kabakaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir