İnsan zihni akıl almaz bir yapınak gibidir. Bu ayki yazımızda bu fabrikanın bizi ne şekilde ve ne aşama etkilediğinden özetlemek gerekirse bahsedeceğiz. Bu amaçla birazcık da olsa silkelenmemizi sağlayacak farkındalıklar yapmaya çalışacağız. Düşünce gücüyle tedavi hastalıkların önüne geçebilir mi? Gündelik hayatta kendimizin, yapabileceklerimizin, potansiyellerimizin ne kadar farkındayız? İyi olmak için nedenlerimiz ne kadar fazlaca?

Zihinde Tedavi Nasıldır?

Freud ve Jung, daha ilkin engellenen, bastırılan yada içe atılmış yaşam tecrübesi izlerinin davranışlarda, kelimelerde, jest ve mimiklerde görülebildiğini söyler.

Zihnimizde meydana gelen her şeyin ipucu hal ve hareketlerimizden, çevremizi algılayışımızdan, tutum ve davranışlarımızdan, iyi mi bir insan olduğumuzdan ya da olmak istediğimizden yada maddi- içsel rahatsızlıklarımızdan açığa çıkabilmektedir. Bu akıl almaz fabrikanın içinde gerçekleşen her işlem bir tek birbirlerine biyolojik olarak bağlantılı kablolardan değil, bizi biz meydana getiren her yoldan geçmektedir. Bu yollar iyisiyle, kötüsüyle, yokuşuyla, düzlüğüyle beraberimizdedir, bizledir.

Genetik Miras ve Genetik Yapımız

Anne karnında süregelen bu yol ve seyahat içinde başımıza her ne geliyorsa bunun etkilerini bir tek biz görmüyoruz. Biyolojik, fizyolojik ya da ruhsal anlamda da olsa toplumsal, kültürel ya da ekonomik anlamda da olsa başımıza gelen her vakada kendimizi ve çevremizi etkileyen bir silsile halinde ilerleyen dalgalanmalar yaşıyoruz. Etkinin bir tek bizi sardığını düşünsek de attığımız her adımda beraberimizdekileri de etkiliyoruz. Ailemiz, arkadaşlarımız, hatta doğmamış torunlarımız bile bugün yaşadığımız bir stresten etkilenebiliyor.

Örnek vermek gerekirse meydana gelen bir seansı ele alabiliriz. 19 yaşlarında çeşitli ruhsal sıkıntılarla terapiye süregelen bir genç ilerleyen süreçte kendisini yok etmek istediğini itiraf eder. Meydana getirilen uzun seanslar sonrasında terapistin de etkisiyle bu durumun görülen kaygı ve rahatsızlıklardan fazlaca değişik bir boyutta olduğu fark edilmiştir. Dedesiyle asla tanışmadan hatta onun yanarak öldüğünü bilmeyen bu genç, dedesiyle averaj aynı yaşlarda kendisini yakarak yok etmek istemektedir.

Özetin de özeti olan bu durum benzer biçimde pek fazlaca vakanın deposu düşüncelerimiz olabilir. Farkına bile varmadığımız, bilinçaltımızdaki her düşüncenin özgür kalması ya da şuur düzeyine çağrılmasıyla sorunlarımızı çözebiliriz. Kim bilir bu sorunların bizlere ilişik değil de biz daha doğmadan annemizin, anneannemizin hamileliğinde yaşamış olduğu sorunların, bizlere içsel kalıtım yöntemiyle miras kalabildiğini unutmamalıyız. Genetik miras dediğimizde kromozomal DNA’mız %2 etkiliyken, genetik mirasımızın geriye kalan %98’lik bir oranı da kodlanamayan DNA’dır.

Her şeyin ilk olarak zihinde başlayıp bittiğini senelerdir çevremizden duymuşuzdur. Rejime başlama tarihlerimizden tutun da kariyer planlarımıza kadar her şeyi ilkin zihnimizde oturtur ve kabul edersek gerisini daha kolay halledebiliriz. Gücümüzü aşan ya da zorlayan durumlarda dahi zihnimiz kandırılmaya hazır bir çocuk gibidir. Yapacağına inandırdığımız her şey yapılabilir hale gelir ve onun gerçekleşmesine kadar zihnimizi savaşır halde buluruz.

Zihnin ve zihnin yapısı ile ilgili çalışmalarda bulunan fazlaca değişik kuram ve ekol mevcuttur. Mükemmel bir yapınak olarak ele alsak da bu fabrikada meydana gelen her şeyin bedenimizden kendini ele verebileceğini yukarıda da söylemiştik. Bedenimizde karşılaştığımız her problem ya da hastalığın fikir gücüyle tedavi edilebileceğini, hastalığın ihtimaller içinde sebeplerinin değişik ruhsal ya da ruhsal bunalım ya da buhranların bulunduğunu unutmamalıyız.

Düşünce Gücüyle Tedavi Hastalıkların Önüne Geçebilir Mi?

Bugün değişik bilim dallarının değişik çalışmalarıyla öğreniyoruz ki ağrılardan sızılardan tutun da anemi, astım, boğaz sorunları, cilt sorunları, cinsel hastalıklar, diyabet, horlama benzer biçimde aklınıza gelebilecek pek fazlaca hastalık zihinde gerçekleşen ihtimaller içinde nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Stresin ve kaygının insan bedenini ele geçirmesiyle süregelen bu süreç eğer denetim altına alınamazsa bedensel olarak fazlaca değişik hastalıklara niçin olabilir.

Mesela ‘’alerji’’ rahatsızlığı olan bir ferdin buna yol açan ihtimaller içinde nedenlerini incelerken kendi enerjisini ne kadar reddedip reddetmediğine bakılmalıdır.

‘’Anokreksi’’ için; aşırı korku, nefret ve reddedilme düşünceleri ele alınmalıdır.

‘’Astım’’ için, kendini nefes almaya kıymet bulmamak ya da bastırılmış gözyaşı kişinin hayatında iyi mi bir yerde incelenmelidir.

‘’Boyun ağrıları’’ için esnekliği reddetmek ve hayata hep aynı yönden bakmak,

‘’Çene sorunları’’ için kızgınlık ve intikam duyguları değerlendirilmelidir.

‘’Kabızlık’’ için eski düşüncelerden vazgeçmemek, geçmişe saplantı yada kimi zaman cimrilik faktörleri etkili olabilmektedir.

‘’Varis’’ için olduğun durumdan memnun olmamak, cesaretsizleşmek ve aşırı yük taşıdığını sezmek benzer biçimde değişik fikir sebepleri etkileyebilmektedir.

Bunlar benzer biçimde pek fazlaca rahatsızlığın tanı ve tedavi aşamalarında alanında uzman hekimlerden destek alırken bir de bu durumun ruhsal boyutlarda değerlendirilmesi gerekmektedir. Eski ve işlevsiz fikir modellerinden yeni ve yapıcı fikir modellerine geçiş ile beraber vücudumuzda, zihnimizde ve son olarak sistem içinde ferdin yaşantısında pozitif yönde gelişmeler, iyileşmeler olacağı açıktır. Bu iyileşme sürelerinde yapılabilecek alternatif uygulamalarda ise gövde emek harcamaları, egzersizler, bedensel terapiler ya da gevşeme tekniklerinden yararlanılabilir.

Peki Düşünce Gücüyle Tedavi Olabilmek İçin Neler Yapmalıyız?

Bir tek kendimizin farkına varmalıyız. Geçmiş yaşantımızda ve deneyimlerimizde neleri başardığımızı unutmadan, en zor zamanlarımızda ayağa kalkmayı iyi mi hatırladıysak o gücü hatırlayarak iyi olacağız. Haiz olduklarımızı düşünerek, kendimize kıymet vererek, bir ihtimal ufak adımlar atarak kendimize en iyi gelecek olan şeyin gene kendimiz bulunduğunu unutmayacağız. Bugünden itibaren hayatımızı pozitif yönlere çevirmemize olanak sağlayacak yeni fikir modelleri için ilk önerileri ben paylaşmak isterim.

Ilk olarak ilk söylememiz ihtiyaç duyulan cümle; ‘’Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Seven ve sevilen bir insanım. ‘’ Bu sebeple her yola ilk adımla çıkılır ve insan ilkin kendini sevmiş olarak dünyayı sevebilir.

  • ‘’Yaşamı dolu dolu yaşamaya hakkım ve gücüm var.’’
  • ‘’Duygularıma izin veriyorum.’’

Negatif da olsa her duygunun yaşanmaya ihtiyacı vardır ve bu fazlaca normaldir. Korku duyulması ihtiyaç duyulan bir durum var ise o da bu duyguların hiçe sayılması, söndürülmek istenmesidir. Tıpkı kendisini yerden yere vurarak ağlayan çocuğunuza ‘’Ağlama’’ demek ne kadar gereksiz ve anlamsızsa kendi hayatımızda da her duygumuza izin vermeliyiz. Ağlamak istiyorsanız ağlayın, kızgınlığınız var ise yaşayın. Kendinize yada bir başkasına zarar vermediğiniz sürece kimse yaşadığınız duygudan dolayı sizi yargılamaz. Duygu değil, davranıştır zarar verecek olan.

  • ‘’Sorumluluğumu üstleniyorum.’’
  • ‘’Adım atmak için muhteşem bigün.’’

Adım atmak için pazartesiyi beklemediğimiz rejim programlarımız için de olsa, yeni bir iş kurma fikri de olsa en iyi gün bugündür. Ne dün kadar geç kalırsınız ne de yarın kadar erkendir.

  • ‘’Kendimle de fazlaca güzel zaman geçirebilirim.’’

Mutluluk kalabalıkla ya da fazla eşya ile değildir. Sizi mutlu edecek olan ilkin sizsiniz. Varlıklı olsanız daha fazlaca varlıklı olmayı beklemek ya da kilo verseniz daha fazlaca zayıflamak isteyeceksiniz. Oysa en verimli anınız zihninizde o işi yapmayı düşündüğünüz ilk andır.

  • ‘’Geçmiş geçmişte kaldı, aynı acıları tekrar yaşamayacağım.’’

Geçmişin korkusu ya da acısıyla yüzleşmekten çekinerek, aynı yolların diken bağlayıp bağlamadığını bilemezsiniz. Yola çıkmanın en güzel tarafı yolda olmayı yaşamaktır.

  • ‘’Her tecrübe yararlı, kaybım yok.’’

Acısıyla tatlısıyla her tecrübe sizi siz yapanlardır. Kimse buraya iyi mi geldiğinize bakmaz, bir tek o limana gelip gelemediğinize bakar.

Bu cümlelerin içselleştirilmesiyle beraber hayata bakış açılarımızı düzenleyip kendi sınırlarımızın, enerjilerimizin, güçlerimizin farkına varacağımız bir yol temenni ediyorum. Zihnimizi temizleyip zihinsel fazlalıklarımızdan kurtulduğumuz süre hangi cümlelerle hayatınızı şekillendirdiğinizi benimle de paylaşabilirsiniz. Beraber çıktığımız yolda, beraber deneyimliyoruz.

Aile Danışmanı – Toplumsal Hizmet Uzmanı Nildem DİLMEÇ TOKUR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir